a) Piyasa
Evlilik, insan yaşamının önemli bir evresidir. Evlilik çağı, büyüyen ve gelişen kız ve erkeklerin sorumluluk alabilecekleri bir dönemdir. Her anne-baba çocuklarının evlilik çağına geldiğinde kendi düzenlerini kurmalarını ve çoluk çocuğa kavuşmasını arzu eder. Köyümüzde evlilikler erkekler için genelde askerlik yaptıktan sonra (22-23 yaşlarında) olduğu gibi askere gitmeden önce de evlenenler bulunmaktadır. Askere gitmeden önce evlenenleri, askerden geldiklerinde hemen hemen bir yaşına girmiş çocukları karşılardı.
Kızlarda ise evlenme yaşı erkeklere göre biraz daha düşüktü. Kızlar genellikle, evin işini çekip çevirebilecekleri, sorumluluk alabilecekleri 18-20 yaş aralığına geldiklerinde isteyenleri varsa, kızın da gönlü varsa evlenirlerdi. Kızın babası inat eder de kızını istediğine vermezse kız sevdiğine kaçardı. Baba kızı ile biraz küs durur ama bu küslük uzun sürmez, torun olunca barışırlardı.
Evlilik çağına gelmiş gençlerin birbirlerini görüp tanışmaları için çeşitli ortamlar vardır. Bu ortamlar düğün, hıdrellez, bayramlar, köy imeceleri, meci gibi etkinliklerdir. Ama esas olan, hergün gerçekleşen etkinlik Piyasa’dır.
Akraba evliliklerinin hiç yaşanmadığı Trakya ve Budakoğanca Köyü’nde, görücü usulü (eş-dost,akraba tavsiyesi) yapılan evliliklerin yanında , gençlerin “piyasa” adı verilen, toplumsal boyutu da olan bir ortamda eş seçme geleneği de vardı. Gençlerin bu buluşma ve kendini gösterme olayına “piyasa yapmak-piyasaya çıkmak” diye adlandırılırdı.Bu buluşma zamanında gençler, kendilerine uygun olanı karşılıklı olarak seçme öz gürlüğüne sahip olmaktadırlar.
Piyasa akşam üzeri işler bittikten sonra başlar, akşam ezanından sonra hava kararmaya başlayınca biterdi. Kızlar, Budakdoğanca Çakmak Çeşmesi’ne su almaya gelirlerdi. Köy gençleri de , çeşmenin tam karşısındaki Raşit Tükenmez’in garajın duvarının dibinde otururlardı. Buradan çemedeki kızlarla bakışırlar, manitası olan işaretle anlaşmaya çalışırdı. Manitası olmayan da beğendiğ kıza baygın bakış atar, kızdan karşılık bekler ya da komşu kızlarını araya aracı koyardı kızı ayarlamaları için.
Ayrıca gençler köyün sokaklarında volta atarak "piyasa" yaparlardı. Kızlar sokak başında bir evin köşesinde toplanırlar, erkekler de birkaç kez sokaktan aşağı ve yukarı önlerinden geçerler, geçerken de kaçamak bakışmalar ve laf atmalar olurdu. Genellikle ailelerden piyasaya çıkma konusunda bir engel çıkarılmazdı. Yine piyasa saatlerine özgü olaylardan biri de kadınların piyasaya uzak fakat piyasanın yapıldığı alanın görüldüğü yerlerde oturmalarıdır. Burada sohbet ve günün yorgunluğunun atılması amacından başka, piyasada olabilecek herhangi bir yanlışa da toplumsal baskı düşüncesi açıkça gözlenmektedir.
Köyümüzde bu gelenek yaklaşık 1995-2000 yıllarına kadar devam etmiştir.
Bir de akşam olunca camlara gitmek vardı, manitalarla konuşmak için.. Köyde manitası (sevgilisi) olan, yanına da bir gözcü alır, doğru kızın evine gider ve cama tıklatırdı. Kız da evdekileri bir şekilde atlatır ve yan odaya geçerek camı ve perdeyi hafifçe aralar ve oğlanla konuşurdu. Gözcüden bir ıslık sesi geldiğinde ise oğlan alelacele duvardan atlar ve evin etrafından uzaklaşırdı. Tabi eve gelen baba ıslık sesinden ve koşuşturmadan olanları anlar ama ses çıkarmazdı. İşin raconu böyleydi. Çünkü gençliğinde kendisi de kızının anasının camına sık sık gittiğinden, içinden de olsa olanları hoşgörürdü ama belli etmezdi..Bu işte yakalanmamak esastı. Yakalanırsan bakırağacını yemek, üzerinize bir kova su dökülmek kaçınılmazdı. Bunlar oğlan için işin riskli tarafıydı.. Kız için de riskli taraflar vardı. Öncelikle küçük kardeş varsa onu kandırıp içeride annesinin aniden gelmesine önlem amacıyla gözcü yapardı. Eğer kızın camda manitasıyla konuştuğu anlaşılır ya da gözcü küçük kardeş müzevircilik (ispiyonculuk) yaparsa, usulen de olsa kız fırçayı yerdi.
NOT: Köyümüz ile ilgili yaptığım çalışmada yayınladığım bölümlere katkı sunmak, ekleme yapmak, konu ile ilgili anılarını paylaşmak isteyenler benimle iletişime geçebilirler..
NECMETTİN KIYICI